18 Mart 2011 Cuma


Uzaktan gördüğüm yastıkımsı bulutlara yaslanma, içlerinde yumuşama düşleriyle geçti çocukluğum; üstlerine düşüp tekrar yaylanabileceğimi,birinden ötekine geçebileceğimi düşledim
kaygısız. Her kaygısız düşün bir gün seninle başka kulvarda yüzleşebileceği gerçeğini havalanıp bir duman silsilesi içinden geçerken kavradım. Hayalini beyin uçlarına nakşettiğim yumuşak bulutların sis gibi belirsiz bir kuyu oluşunu gördüm, içine bıraktım kaygısız düşleri. Tepeleme düştüler her karşılıksız sevgi gibi.

Yıllar sonra anlıyorum ki gölgeler ve suretler uzaktan hoş sedalar gönderirler, içindekini hissetmeden bilemezsin; her görünüş zamanda kaybolup beliren ölgün bir ışık gibidir, sen muhtaç
duyduğunda ışığını alırsın, o ise seni her an terkedecek bir rüzgarı hep yanında taşır. Rüzgar estiğinde karanlık yanındadır, ölgün ışık başka zamandadır. İnsan gerçekle yüzleştiğinde ayakları yere basar, bense havalandığımda anladım!