2 Temmuz 2011 Cumartesi

yer ve gök arasında


Bir insan elinin bir kuş kanadına benzerliği kadardır yer ve gök! Mesafeler uzaklaştırsa da içiçedir apayrı boyut ve nesnelerde; rüzgar estiğinde, yağmur toprağa fısıldağında ve bulut kinini kustuğunda yer ve gök arasında uzaklık kalmaz!

1 Mayıs 2011 Pazar

zamanı bükmek



Zamanı bükmeye nereden başlayacağına karar verdiğinde elinde iki seçenek vardır:
Öncesizlik ve sonsuzluk. Sonsuz olamazsın ama onun bir parçasına tutunabilirsin. Öncesiz
olabilirsin çünkü hafızanı görmezden geldiğinde dün ve bugün tek parça haline gelir.
Zamanın her dilimi esnek yaylar gibidir; seni ileri atar ama düşmeni hızlandırır.

18 Mart 2011 Cuma


Uzaktan gördüğüm yastıkımsı bulutlara yaslanma, içlerinde yumuşama düşleriyle geçti çocukluğum; üstlerine düşüp tekrar yaylanabileceğimi,birinden ötekine geçebileceğimi düşledim
kaygısız. Her kaygısız düşün bir gün seninle başka kulvarda yüzleşebileceği gerçeğini havalanıp bir duman silsilesi içinden geçerken kavradım. Hayalini beyin uçlarına nakşettiğim yumuşak bulutların sis gibi belirsiz bir kuyu oluşunu gördüm, içine bıraktım kaygısız düşleri. Tepeleme düştüler her karşılıksız sevgi gibi.

Yıllar sonra anlıyorum ki gölgeler ve suretler uzaktan hoş sedalar gönderirler, içindekini hissetmeden bilemezsin; her görünüş zamanda kaybolup beliren ölgün bir ışık gibidir, sen muhtaç
duyduğunda ışığını alırsın, o ise seni her an terkedecek bir rüzgarı hep yanında taşır. Rüzgar estiğinde karanlık yanındadır, ölgün ışık başka zamandadır. İnsan gerçekle yüzleştiğinde ayakları yere basar, bense havalandığımda anladım!

6 Mart 2011 Pazar

Gitmeler

Hayat yolu gitmelerle dolu, her gidişin bir dönüşü olmak zorunda mı? Uğruna döndüğün her gelis seni icine alır, şeritlerle bölünmüş keskin ayrımlar silikleşir; o zaman geliş ve gidişler benzeşir. Sen yolcu başladığın bu hikayede artık direksiyonun başındasın, seçmek senin elinde; yol boyunca uza ya da?

22 Şubat 2011 Salı

invisible- görünmez

Gorunmez sahiplikler var hayatta, bilmeden istemeden kabullendigin. Çabalarsin sahip olursun, çabalarken sana sahip olur. Gorunmez sahiplikler dunyası; esaretin nasırlı elleri bileklerinde nöbet tutarken, nabız hızın sıradan bir memur temposunda. Peki gorunmez sahipliklerin nerede?


i wish i was insivible
and feign to be the wind..
and slam the doors
whenever you stay home alone
and blow away
i can't believe
but i'm trying
a birthday cake
without candles
but i'm the wind
that breaks off the cross

A toys orchestra
Invisible- technicolor dreams

16 Şubat 2011 Çarşamba

açtım ellerimi

Gökyüzüne açtım ellerimi, maviliği gözlerime yansıdıktan sonra, deniz tadında düşler kurdum yolculuklara. Hayat da bakir bir yolculuk, zorla işgal zorla iğfal ediyoruz yollarını, çiğniyoruz habersiz bedenini!

14 Şubat 2011 Pazartesi

Tek başına



Atarsın oltanı hayata, denk gelir ya da gelmez, çıkanla yetinirsin ya da yetinmezsin; tek başınasın

13 Şubat 2011 Pazar

dünyanın uzak ucu; aşk

Dünyanın uzak ucunda sevgili gibidir aşk; ağırlığın seni aşağı iterken varlığın yukarı çeker. Binlerce yılın değişmeyen yazgısı aşk hücre çeperi gibi etrafımızda, kendisi yoksa kokusu genzimizi yakıyor. Nice efsaneler, nice ömürler tükendi ardında, kendisi yeniden türedi isimsiz vücutlarda, soluksuz fikirlerde. O fikirlere hayat veren şey genlerden fışkırdı belki binlerce yıldır ama yön veren başka bir kök vardı içerilerde. Öz bir su olmalı, ölümsüzlük suyuna karışmış, katı kalplerde dingin damarlar açmış ve yağmursuz topraklarda bereket olmuş! İnsanın insan olmayı unuttuğu zamanlarda akla gelmiş, ticaret yollarının tozlu topraklarında fakir çıkınlara ekmek olmuş, derebeylerinin zulmüne isyan etmiş bir çift göze yansımış kendisi. Şimdilerde çarşamba pazarında tezgahlara düştüyse, yapay çiftlerde benzerlerini türettiyse de aşktır kendisi ve aşktır bir kez daha kendisini bilene, içten bakana, bakışlarını bükemeyen çeliğe, dünyanın uzak ucundakine!

Olmasa da benim için, sevgisini yaşayanlara gelsin bu şarkı


4 Şubat 2011 Cuma

Tükenirken



Bir şeyler vardı önceleri üzerine konuşulabilecek, üzerinden geçilebilecek ve karşılaştırılabilecek. Artık hız var, hafıza yerine geçici yorumlar ve dayatmalar var tercih etme şansı sunmayan.
Hep bir şeymiş gibi davrandık hiç'ten geldiğimizi unutarak. Oysa kısa bir yolculuk kendimize gelmeye yetebilirdi, bizse bize ait olmayan her şeyin peşindeydik hiçlikler diyarında. Şimdi bizim olmayanları yargılıyoruz bizim olacaklarına dair inançla. Sen her şeyi düşlediğinde, geride bıraktıkların masum yolculukların içinde kaybolmuşlardı çoktan, onları zorladın adressiz yolculuklar için çünkü hiçten geldiğini kabul etmek istemedin, bu düşünceler seni zorladı her şey'e, başka şey'lere sahip olmaya. Her sahiplik başka bir anını, her yeni yargılama başka bir seni sildi, seni benzeşmeye yığınlaşmaya teşvik etti. Benzedin, ikizledin binlerce oldun, her şeyin var ama hiçsin, tükendin..

22 Ocak 2011 Cumartesi

zaman geçer


Saatin kendisi mekan , yürüyüşü zaman , ayarı insandır. Buna değeri yükleyen de insanın kendisidir. Saat genel için nesnel bir kavram olsa da kişiler için özeldir, üzerine koymak gerekir. Ayarı vermezsen cebinde taşırsın, verirsen o seni taşır.

20 Ocak 2011 Perşembe

Arayış



Hayat, iyi veya kötü gününde olmana göre değişebilen bir rüya gibi, hayatının tamamen bir kabusa dönmemesi için bir yerinde mutluluğu yakalaman gerekiyor. Dolayısıyla keyifli bir rüya. Ben de bunu arıyorum.

15 Ocak 2011 Cumartesi

EKSİLME



31 yılın ardından geçen ömrüme ne demek lazım, onu nereye koymak gerek bilmiyorum. Ağırlığımın bu dünyaya kattıkları hakkında evren ne düşünüyor acaba! Şimdi bedenimin içinden çıkıyorum ve evren'in bakışlarıyla bir ömrü sorguluyorum.
Bu dünyaya gelmiş olmanın pratik hiç bir yararı yok, başka insanların anılarında iyi yerler edindin, başka insanların yüreklerinde acılar bıraktın, kiminde çok biçimsel kiminde az iletişimsel kaldın ama kaçında sen olarak iz bıraktın? Evren'inimi varlığınla 31 yıldır işgal ediyorsun; tereddütlerinde, kararlarında, ezdiğin toprak parçalarında, gülüşünü esirgediğin evsizlerde, yitik çocukluk oyunlarında sen var mıydın? Yoksa varlığını dolduran boş bedenin hoş bir sedası gibi başka bedenlere mi göç etmiştin! Göç halinde bir dünyanın zavallı bedenleri atmosferde azalan tabakaların ince gövdelerinde saklanıyorlar, ağır metanların, karbondioksitin delip geçmesini bekliyorlar topluca; bedenler görüyorum çaresiz, küs, yarına arkası dönük, ürkek. Bunca yıl sonra ağırlığını taşıdığın beden yük olmaktan çıkıp iradenin sınırsız sokaklarında arsız bir kimlik olmalı.
Bedenimi hissediyorum, yaşadıklarım eksiltiyor birer birer hayattan, umudumu kırmıyorum her şeye karşın; yarın varsa görülecekler de var, evren soluksuz ve kısır ise ona verecek bir tutam nefesim var. Eksiliyorum hayattan içimdekileri arttırarak.